Platon’un Felsefesi Nedir?
Felsefe derslerinden hatırladığımız üzere, Anti Yunan’da filozofların genellikle zengin çocuklara öğretmenlik yaptığı biliniyordu. Düşünecek bolca zamanı olan zenginler, kendilerini varlığı ve maddeyi sorgular halde buluyorlardı. Zenginlere öğretmenlik yapan diğer filozofların aksine Platon ise Sokrates adlı garip bir adamı takip ediyordu. Diğer insanların ise ne konuştukları hakkında hiçbir fikri olmadıklarını ortaya çıkarmak ve akabinde bunu kanıtlamak için özenle bir dizi soru hazırladı. Sorularıyla bu insanları rahatsız etmeyi başarmıştı. Ebeveynleri başta olmak üzere kimsenin bu durumdan hoşnut olduğu söylenemezdi. Ancak yine de bildiği yoldan dönmeyen Platon, şimdi bildiğimiz şekliyle felsefi düşüncenin temelini oluşturacaktı. Ondan sonraki yıllarda ve bugün bile filozofların takıntılı olacağı birçok soruyu, o çoktan ilk kendisi sormuştu.
Sokrates’ten Platon’a Geçiş!
Platon ve Sokrates’i bir bütün olarak düşünebiliriz. İkisini ayrı olarak düşünmek pek mantıklı olmayacaktır. Sokrates, Platon’un öğretmeniydi ve onların diyalogları, felsefe tarihinin başyapıtları olmuştu. Platon’un en ünlü eseri “The Republic” yani “Devlet” de de Sokrates’in izlerini görebiliriz. Sokrates’in bilinen bir yazısı bulunmuyor. Sokrates hakkındaki tüm bilgi edinimlerinin Platon aracılığıyla olduğunu biliyoruz. Platon’un diyaloglarında bunu görmekteyiz. Bir edebi karakter. Sokrates hakkında bir rivayet de der ki tüm Atina’nın en bilge adamıdır! Sokrates’in bunun üzerine tüm Atina’da kendisinden daha akıllı olduğunu düşündüğü kişilerle konuştuğu biliniyor. Yaptığı bu konuşmalarda ise karşısındakilerin her birinin inançlarında ve düşüncelerinde çelişkiler olduğunu gördü. Kendisi hakkında söylenenlerin doğru olduğu bilinciyle oradan ayrıldı ve hiçbir şey bilmediğini kabul etti. Hiçbir şey bilmediğine yönelik bu düşüncesi de Atina’nın en bilge adamı olması için yeterli görülüyordu.
Sokrates, her şeyi sorguluyordu ve her şeyi sorgulama rolünün kurulmasını sağladı. Platon’un ilk diyaloglarında genellikle Sokrates’in felsefi görüşleri üzerinedir. Sokrates, diğer karakterlerle tartışma içerisindedir. Toplum değerleri sorgulanır. Siyasetçiler eleştirilir ve düzen karşıtı fikirler söz konusudur. Tanrılara tapınmadığı ve gençleri de fikirleriyle peşinden sürüklediği için yargılandı. Platon’un diyaloglarından olan Özür, Sokrates’in Savunmasını içerir. Platon Devlet kitabı ile kendi felsefesini dışarıya vurdu. Platon’un etiği burada devreye giriyor. Etik ile ilgilenen herkesin Devlet’i okuması faydalı olacaktır. Platon’un metafiziğinin, estetiğinin ve epistomolojisinin özlerine bu eserde rastlamaktayız. Etik ve politik bir eserdir.
Stanford Üniversitesi’nin felsefi arşivlerine bir bakış attığımızda, Platon’un erdeme dayalı eudaemonistik (mutçuluk veya mutluluçuluk) bir etik anlayışı olduğunu görebiliriz. Mutluluk ve esenlik dediğimiz şeyin, ahlaki düşünce ve davranışların en yüksek amacı olduğu savunulur. Erdemler ise bunu elde etmek için gerekli olan beceriler ve eğilimler olarak görülür. Platon’un mutluluk anlayışının anlaşılmaması veya onun mutluluk ahlakına olan desteğinin bastırılmış olmasının birkaç sebebi bulunuyor. Bunu açıklamak oldukça zor ve Devlet biraz karmaşık bir kitap… Fikirlerini çarpıtmadan açıklamak gerekirse Platon’un etiği, Aristoteles ile de ilişkilendirilen Fazilet Etiği olarak tanımlanabilir. Erdem Etiği’nin ifade ettiği şey, ahlaki olanın muhakemesinin kurallar veya sonuçlardan ziyade kişi (ahlaki fail) tarafından belirlendiğidir.
Eserlerinde hiçbir zaman Platon’un ana tartışma konusu olan İdealar Teorisi’ni göremesek de Platon’un felsefesinde etkili olduğu görülür. Bilebileceğimiz şeylerin yalnızca düşünebileceğimiz şeyler olduğu olabilir. Platon, idealar teorisini ucu açık bırakmıştır. Antik Yunan’da eidos, yani Türkçe karşılığıyla Görünen anlamı taşıyan bu kavram, form ve biçim anlamları da taşır. Güzellik, güzel, güzelin kendisi gibi düşüncelerle bu kavramların nesne ile açıklanamadığı ve mutlak olduğunu vurgular. Güzel aslında kendisi güzeldir gibi düşünebiliriz sanırım bu durumda? Burada güzeli güzel yapan şey, bizim düşüncelerimiz oluyor. Bu ideaların sonu gelmese de Mağara Alegorisi, buna yönelik güzel bir örnek olabilir. Platon’un idealarını bu alegoride daha anlaşılabilir görebilirsiniz.